29 Eylül 2018 Cumartesi

HAM ERVAH MISRALAR

Nereden başlamalı bu şiire
Bu kaçıncı sonuçsuz girişim
Kelam kağıda tutunacaksa bir yerden
Önce kalın harflerle şöyle bir
SELAM yazmalı dedim

Sana gayet kafiyeli bir şiir yazardım yazmasına da
Kafiyeler bana savrukluğumu hatırlatır
Dile kolay bir takvim oldu yazamadıklarım
Her gün için bir yaprak koparıp
Satır aralarında barındıramadığım ham ervah mısraları
Sen sabır diye oku
Takvimlerden haberin vardır

Benimki mühendis kafası biraz
Bir selam yetmez dört duvarı devirmeye
İşin yoksa şimdi bir tablo çizer gibi
Ne varsa dört duvar arsına sığmayan
Adın gibi mesela
Kuşların kanat çırparak söylediği türkü
Bir kucak dolusu bulut koparıp gökten
Biraz gün ışığı birkaç yağmur damlası serpiştir
Titreyen ellerime inan bu fırça ağır gelir
Sana selam vermekle aldığım sorumluluk desem ki
Vermekle almak arsında böylesi bir eşitsizlik
Amerika’dan Afrika’ya hiçbir tarihte görülmemiştir
Belki biraz anlarsın beni

Benimki biraz mühendis kafası
Derim ki mesela elde var şu an selam ve sabır
Yine de lafın lafı açmasını beklerken
Karşı koyamam güzelliğine ilham perisinin;
En çok ‘özlem’ kokmalı ona göre şiir
Bir parantez açarak diyorum ki burada
Başka biri geldiyse aklına bu adam kırılır
Başka bir işe yaradığı yok zaten;
Kumbarasında senden birkaç anı,
Bir de karın doyurmayan birkaç satır

Üşüdüysen parantezi kapatabilirim
Kulakları çınlasın, iyi bilir Hamdi bey bu espriyi
Sen şimdi parmaklıkların ardında
Belki dönmediğine inanırken bazen dünyanın
Ben, olacak iş değil, önümdeki kağıda
Tahin lekeleri dökmekle cebelleşiyorum
Laf lafı açmaya başlayınca yavaştan
Parmaklarımın arasından kayıp gidiyor aklım
Tahmin edersin şiir de kirlendi

Aniden gidip dönmek bilmiyor ya ilham perisi
Sen geliyorsun aklıma, biraz sonra da
Kuşların hep bir ağızdan söylediği türkü
İkinize de çok kırılıyorum günbegün
Bilirsin başka bir işe yaradığım görülmemiştir
Normal bir zamanda olsak
Kırıklarımdan bir araya toplayabildiğim kadarıyla
Bu işin üstesinden elbet gelirim
Fakat normal bir zaman değil bu
Günler fitil ve aylar mum gibi erirken
İki kere ikinin dört edip etmediğini
İşin yoksa düşünedur şimdi

Bu sana şimdilik bir Arkadaş’ın
Kokla açılırsın dediği gökten bir avuç olsun
Unutma ki bu şiir burada bitmedi
Yazamadıklarım duruyor daha masada
Dile kolay bir takvim oldu
Bir ikincisini duvar kabul etmez
Kağıttan uçaklar yapıp ham ervah mısralardan
Uçurduk mu birer birer
Şiir o zaman kendiliğinden biter

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DÖNÜŞÜM

Eksiliyor insan gün geceye döndükçe Süregelen bu hayat ve bundan sonrası Beklerken iki bilinmeyenli bir denklem arasında Volta attıkça k...